ERMENİLERİN EMVAL-İ METRUKESİ ERMENİLERİN EMVAL-İ METRUKESİ

ERMENİLERİN EMVAL-İ METRUKES‪İ‬

    • USD 15.99
    • USD 15.99

Descripción editorial

1915 olaylarının üzerinden yüz yıl geçti. Aradan geçen bir asır boyunca, Ermeni çevreleri 1915 Zorunlu Göçü’nü farklı boyutla- rıyla dünya gündeminde kalmasını sağlama başarısını gösterdiler. Aslında birçok şey romanlara, tarihi bakımdan gerçek olmadığı sonradan anlaşılan iddialara dayandırıldı. Önce basın haberi yaptırıp daha sonra bu haberleri gerçekmiş gibi sunmak en bilin- dik tarzlardan biri olarak dikkati çekti. Ermeniler, bunu yaparken dünya diasporasının iyi organize edilmesiyle ürettiği etkinlikten ve Batı dünyası zihniyetinin arka planındaki Türk karşıtlığından yararlandı. 

Gelinen noktada, 20. yüzyıl başlarında olup biten her şey gün- celliğini kaybettiği halde Zorunlu Göç manşetlerden düşmedi. Örneğin; 1905 Almanların Namibya yerlilerini tehciri sonunda, nüfusun çok büyük bir kısmının yok olması, Stalin Rejimi’nin on- larca milyon insanı Sibirya toplama kamplarına sürmesi sonucu gerçekleşen milyonlarca ölüm, Kırım Tatarları’nın 1944’te sürgü- nü, Çeçenler’in, Karaçay Türkleri’nin, Ahıska Türkleri’nin yurt- larından sürülmeleri, 1994’te Ruanda’da Fransa ve Belçika’nın kışkırtması ile 800 bin Tutsinin soykırım yoluyla yok edilmesi, son 20 yılda Afrika’da Kongo Savaşları’nda 6 milyon insanın hayatını kaybetmesi, fazlaca ilgi çekmedi ve unutulmaya terk edildi. 

1915’teki Zorunlu Göçü yaşayanlardan ya da kararı verenler- den kimse hayatta değil. O halde bu konu neden ısrarla gündemde tutulmaktadır? Aydınlarımızın bu soru üzerinde iyi düşünmeleri gerekiyor. Ermeni Diasporası, Osmanlı Devleti döneminde Erme- ni çete liderlerince yapılan yanlış toplum önderliğinin yol açtığı trajediyi ısrarla örtmektedir. Diaspora, bugün de trajedinin Erme- ni toplum önderlerinin büyük ölçüde hayalcilik ve başkalarından medet umarak yaptıkları hatalardan kaynaklandığı gerçekliğini sorgulamıyor. Dört bir yanda düşman devletlerle savaşan Osman- lı Devleti’nin artık elinden hiçbir şey gelmeyeceğini sanarak ham hayallere kapılanlar, kendi halklarını geri dönülemez uçurumlara sürüklediler. Bunun sorumlusu öncelikle zamanın Ermeni ayrı- lıkçılarıdır. Onların siyasi çizgisini sürdürenler, yapılan bu fahiş hataları ancak propaganda ve karalama kampanyaları ile aşabi- leceklerini umuyorlar. Aynı hayalciliğin sürmekte olması Ermeni halkı için büyük bir talihsizlik. Onlar, hayalci liderleri yüzünden ıstırap çekmeye devam ediyorlar. 

Ermeni diasporası, neredeyse varlığını borçlu olduğu Türk düş- manlığını ısrarla sürdürmektedir. Ancak son yıllardaki bazı ge- lişmeler, onlar açısından cesaret kırıcıdır. Israrla ileri sürdükleri soykırım iddialarının sonuç vermeyeceği, başka bir olay nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nın 3 Şubat 2015’te yayınlanan Hır- vatistan/Sırbistan kararı ile ortaya çıktı. Bu kararda yer alan yo- rum tarzı ve sonuç tehcirin bir soykırım sayılamayacağının yanı sıra 1948 Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi öncesi gerçekleşen olaylara bu Sözleşme bağlamında hukuki bir anlam atfedilemeyeceğini de ortaya koydu. Bu durum, diasporayı çok önceden başlattığı Ermenilerden kalan malların dava yoluyla geri alınması çabalarını hızlandırdı. Esasen, burada bütün Erme- nilerin değil Türk vatandaşı olduğu halde düşmanla birlikte hare- ket eden ve Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye’yi terk edenlerden kalan mallara ilişkin tasarru ar söz konusudur. Öncelikle belirtelim ki sürgün edilenlerin mülkleri, bu değerli çalışmada da görüleceği gibi zaten aynı yıllarda iade edilmiştir. Ancak Kurtuluş Savaşı’nda da düşmanla işbirliği yapanların Türk Milleti’nin galip gelmesi araya giren acı olayların tarafı olan ko- mitacılar ve suç işleyenlerin yurdu terk etmelerine yol açtı. Yeni kurulan Türk Devleti, düşmanla işbirliği yapanlar için bazı hu- kuksal düzenlemeler yaptı. Ancak aradan geçen uzun yıllardan sonra, mahkemelerimizde çok sayıda mülkiyet davası açıldı ve açılmaya devam etmektedir. 

Düşmanla işbirliği yaptığı için mülkiyeti hakkında işlem ya- pılanların mirasçılarının açtığı davalar hakkında gerçeğe uygun kararların ortaya çıkması için hâkimlerin Osmanlı Toprak Hu- kuku’nu bilmeleri zorunludur. Bu bağlamda, miri arazilerin özel mülkiyete konu olamayacağı hususu, üzerinde dikkatle durulması gereken bir husustur. Osmanlı Dönemi’ne ilişkin açılan taşınmaz davalarında ancak çok küçük ev ve arsalar için mülkiyet iddia- larında haklılık bulunabilir. Bu bağlamda yüzlerce dönüm arazi üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmak hukuken mümkün de- ğildir. Diğer yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mülkiyet hususunda, ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararı esas al- maktadır. Bu yönde içtihadın gerekçesi son derece açıktır. AİHM’e göre ilk derece yargıcı somut olguyu yakından incelediği için daha isabetli değerlendirir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararı daha önemlidir. Sonradan kararın temyizle bozulması, hukuken fazlaca anlamlı görülmemektedir. Bu durum hâkimlerimizin, em- val-i metruke konusunu çok iyi bilmelerini gerektirmektedir. Mev- cut olmayan mülkiyet hakkının yargı kararı ile diriltilmesi, hukuki gerçekliğe aykırı olacaktır. Ancak bu tarz kararlar, AİHM’in daha önce hukuken ortadan kalkan mülkiyet durumunun diriltilmesine zemin oluşturacaktır. 

 Sayın Hasan Güner gerçekleştirdiği bu araştırma ile benim daha önce neredeyse hukukçu olarak tek başına sürdürdüğüm konuyu hukuki yönüyle aydınlatma çabalarına, devasa bir katkı sağlamaktadır. Keşke aynı duyarlılığı hukuk fakültelerinin devlet- ler hukukçuları da gösterebilselerdi. 

Hâkimlerimiz -özellikle kadastro hâkimleri- bu eseri çok dik- katli okumalıdırlar. Sadece hukukçular değil kamu yöneticilerinin de dikkatle okumaları gereken bir eserle karşı karşıyayız. Kana- atimizce genç araştırmacının konuya katkısı, mütevazı olmanın ötesindedir. Eser, konu hakkında yeni araştırmalara ilham kayna- ğı olacaktır. Bu nedenle değerli araştırmacı Hasan Güner’i bir kez daha kutlamak gerekiyor. 

Prof. Dr. İlyas DOĞAN Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi 

GÉNERO
Técnicos y profesionales
PUBLICADO
2016
17 de abril
IDIOMA
TR
Turco
EXTENSIÓN
466
Páginas
EDITORIAL
Astana yayınları
VENDEDOR
AKADEMISYEN EGITIM DANISMANLIK
TAMAÑO
22.1
MB