Kafdağının Ardında Açık Görüş: Akabe Yokuşu 1

Değerli Kitap Dostları,

Siz hiç kapalı bir yerde kilitli kaldınız mı? Üzerinizden kapıyı kilitleyip gittiler mi? Kilitli
kaldığınız yerde unutuldunuz mu? Kapınıza vurduğu kilitle hırsını alamayanların, kilit
sistemini de kilitlediği oldu mu? İşte sizlerle buluşturmayı planladığımız bu kitapta; bir
mahzene kilitlenmiş ve bilerek unutulmuş masum insanların hikâyelerini bulacaksınız. On
binlerce masum annenin, binlerce bebeğin, on binlerce babanın yaşadıklarına tanık
olacaksınız.

Bir koğuşta kırk iki kişi kalırsınız. Ama her gün yüzlerce hikâye dinlersiniz. Çünkü orada
yaşayan sadece kırk iki kişi değildir. Birlikte kaldığınız her arkadaşın eşinin hikâyeleri ayrıdır.
Çocuklarının hikâyeleri ayrıdır. Bir arkadaş anlatır ama hepiniz beraber yaşarsınız. Dışarıdaki
insanların yaşadıklarına da tanık olursunuz. Hapiste doğum yapan annelerin hikâyeleri, hapis
yaşayan bebeklerin hikâyeleri, eşi doğum yapan babaların hikâyeleri, yaşadığınız çilenin
şiddetini katlayarak artırır.

Ben bu hikâyeleri kaleme alırken şiir dilini kullandım. Zira şiir duyguların daha yoğun
bir biçimde ifadesidir. Bu hikâyelerin kahramanları çok ama çok masumdur. Yaşadıkları acılar
da bir o kadar ağırdır. Katlanılması zordur. Hal böyle olunca yaşanan dramın kahrediciliği
daha fazla olmaktadır.

Kitabın adına neden “ Kafdağı’nın Ardında Açık Görüş” dedik. Halk arasında bilindiği
şekliyle Kafdağı kavramı soyut bir kavramdır. Ulaşılması ve aşılması mümkün olmayan bir
dağdır. İşte ben bunun böyle olmadığını gördüm. Meğer Kafdağı şehirlerimizin içindeymiş.
Meğer Kafdağları toplumun dışladığı insanlardan oluşuyormuş. İçeride kaldığınız süre
zarfında farklı koğuşlardan insanların çok farklı sebeplerle burada bulunduklarına şahitlik
ediyorsunuz. Toplumun hiç görmediği, belki de görmezden geldiği koca bir dünyanın varlığına
şahit oluyorsunuz. Bütün masumiyetinize rağmen bu dağın ardında tutsak ediliyorsunuz. Bu
da yetmiyormuş gibi iki ayda bir kez açık görüş yapabiliyorsunuz. İşte bunun ne demek
olduğunu sadece burada yaşayanlar anlayabilirler.

Akabe Yokuşuna gelince; o Kur’an-ı Kerim’in Beled Suresinde anlatılan sarp yokuştur.
Bu kadar masum insanın, dünya kadar güzel işler yapmasına karşılık eziyet ve zulüm görmesi
bu sarp yokuşa benzediği için, bu ifade çerçevesinde değerlendirilmiştir.