Şebperest

Ya rüyalar, başka âlemlere açılan kapılarsa...
Şebperest, rüyaların sadece hayallerden ibaret olmadıkları, başka âlemlere açılan kapılar olabilecekleri kurgusu üzerine yazılmış; bu temasını psikolojik ve tasavvufî öğelerle güçlendirmeye çalışmış bir polisiye/mistik romandır.
Psikiyatrist olan eşinin (Deniz) beklenmeyen intiharıyla şoka giren Yusuf, uzun bir süre bu acıyı atlatmaya çalışır. Verdiği mücadele sırasında en büyük destekçisi, eşinin üniversiteden de arkadaşı olan Sinem ismindeki başka bir psikiyatristtir. Bir süre sonra Sinem, Deniz’in sağlığında beraber yürüttükleri bir grup terapisine Yusuf’un da katılmasını ister. Bu terapi ekibi de tıpkı Yusuf gibi yakınlarının ölüm acısını atlatamamış insanlardan oluşmaktadır.
Terapilere katılmaya başlayan Yusuf, bir yandan ölümü irdelerken, bir yandan da başka insanların acısıyla nasıl yüzleştiklerini inceler.
Grupta; ağlama nöbetlerinden muzdarip Zuhal isminde bir güzellik firması sahibi, sık sık intihara teşebbüs eden Ebru isminde eski bir sporcu, her yerde kan gören Gürkan isminde eski bir mafya üyesi, şarkıcı olan eşini kaybetmiş Zafer isminde bir estetik cerrahı, bir trafik kazasında kızını kaybetmiş Uğur isminde bir işadamı ve annesinin ölümüyle sarsılmış İdil isminde bir hemşire bulunmaktadır.
Bir zaman sonra, Uğur ismindeki işadamı terapilere gelmeyi bırakır. Onun bu ani gidişinin ardından Ebru da intihara teşebbüs eder. Ebru’nun intiharıyla sarsılan Yusuf, olaydan sorumlu tuttuğu Uğur’un peşine düşer. Evini ve izini kaybettirmeye çalışan Uğur’u en nihayet bir eski doktorun evinde bulur. Ve orada büyük bir sürprizle karşılaşır...
Şebperest kelimesi ise, İmam-ı Rabbanî’nin bir ifadesinden hareketle romanın ismi haline gelmiş. Hatta bu ifade kitabın başında da anlamıyla birlikte yer alıyor. Farsça olan Şebperest’in kelimesinin anlamı ise, geceye kulluk eden...
Fakat tasavvuf içre terminolojik bir manası daha var ki, o da; ‘geceye, uykuya ve rüyaya fazla kıymet veren’ demek. Rüyalarına ve o rüyalardaki keşiflerine çok düşkünlük gösterenler için kullanılan eleştirel bir ifade. Yazar, bu ifadeyi romanının ismi yapmakla, eserinin temelini oluşturan rüya temasını kapağına da taşımış oluyor. Zaten romanın içerisinde de psikolojiden ve tasavvuftan hareketle rüyalar hakkında pek çok bilginin okura sunulduğunu görüyorsunuz.
Nesil Yayınları’ndan, Ahmet Ay imzasıyla çıkan eser, sürükleyici üslûbu ve düşmeyen temposuyla polisiye roman severlerin ilgisini çekecek...